
Bilindiği üzere İdare ve Anayasa Hukuku normları çerçevesinde birey-kamu ilişkileri arasında bir eşitsizlik söz konusudur. Devlet, elinde bulundurduğu kamu gücü vasıtasıyla kamu yararı sağlamak amacıyla vatandaşlarına yönelik pozitif kamu hizmetleri sağlayan bir tüzel kişiliktir. Bireysel başvuru sistemi ve Anayasa yargısı konusu 21. yüzyılda modern insan haklarının doğuşu ve bunun toplumlarca kabulü ile birlikte tartışılmaya başlanan yeni bir müessesedir. Ülkemiz de Kıta Avrupası Hukuk Sisteminin etkisinde kalan bir hukuk sistemi olmasından ötürü anayasa yargısı sistemi birçok ülkeden önce Türkiye’de oluşturulmuş ve Anayasal yargı mercii olarak 1961 anayasasının ihdas ettiği Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı biraz daha geç bir dönemde uygulamaya geçmiştir.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sistemi 2010 Anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize girmiştir. Ancak bu durum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmasına engel bir durum teşkil etmemektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda kendi yargılama yetkisinin ikincil nitelikte bir yargılama yetkisi olduğunu ve temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının esas olarak öncelikle taraf devletlerin iç hukuklarında incelenip çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulamaktadır. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sistemi hem Türkiye’aleyhine AİHM’den verilen kararların azaltılmasını hem de insan hakları ihlallerinin minimize edilmesi amacıyla yürürlüğe sokulmuştur.
Ülkemizde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılması ile birlikte bireyler Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecekleri gibi diledikleri takdirde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de başvurabilirler. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru uygulamasının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların yerine geçmesi gibi bir husus söz konusu değildir. Bu konuda AİHS 34. maddede söz konusu sözleşme veya protokollerde tanınan hakların yüksek sözleşmeci taraflardan (devletlerden) biri tarafından ihlal edilmesinden dolayı mağdur olduğunu öne süren her gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya kişi gruplarının AİHM’e başvurabileceği belirtilmektedir.
Türkiye’de oluşturulan bireysel başvuru sisteminde bu duruma engel bir düzenleme yoktur. Nihayetinde bireysel başvuru anayasa yargısı sistemine dâhil edilmiş olup öncelikle ülkenin iç hukukuna uygun olarak yargılama yapılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi kararından sonra bireyler yine mevcut iç hukuk yollarını tükettikleri için AİHM’e başvurmalarında bir sakınca yoktur.
Kimler Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Hakkına Sahiptir?
Doktrinde yer alan ünlü kamu hukukçusu Jellinek’in sınıflandırmasına binaen devletin var olan negatif statü haklarının içerisinde vatandaşların devlet tarafından ihlal edilemeyecek, dokunulması mümkün olmayan özel alanının kamu gücü kullanılarak ya da herhangi bir kamu işlemi ile ihlali halinde bu hakkın devreye girdiğinden söz edebiliriz. Daha sade bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olması fark etmeksizin yer bakımından Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik sahası içerisinde sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi halinde mağdur konumdaki bireyler Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapma hakkına sahiptir.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle mevcut iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmektedir. İç hukuk yolları tüketilmeksizin yapılan bireysel başvurular yine esas incelemesine geçmeden şeklen incelemede reddedilir. Bununla birlikte gerçek kişiler ile birlikte özel hukuk tüzel kişileri de bireysel başvuru hakkından yararlanma imkânına sahiptir. Ancak bu imkân sadece özel hukuk tüzel kişiliğine ait hakların ihlali gerekçesi ile yapılacak olan bireysel başvurular için söz konusudur.
Nihayetinde bireysel başvurunun temel amacı temel hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlali halinde öncelikle ihlalin sebep olduğu sonuçları ortadan kaldırmak ve olası yeni ihlallere karşı caydırıcı bir izlenim sağlamaktır. Temel hak ve hürriyetlerin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi durumu ise devletin tüzel kişiliğine tabi olan idari merciler ile kamu tüzel kişilerinin sahip olduğu yetkiler çerçevesinde onlara atfedilebilir fiillerin sebep olması ile açıklanabilir.
Hangi Hakların İhlali Bireysel Başvuru Kapsamında Değerlendirilir?
Hem anayasada hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerde bireylerin lehine tanımlanan temel hak ve hürriyetlerin ihlali halinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki ihlalin dayandığı hak ve hürriyetin Anayasa ve AİHS’de birlikte tanımlanmamış olması durumunda bireysel başvurunun esas incelemesi yapılmaksızın reddedilmesiyle sonuçlanabilir.
Söz konusu Anayasa ve AİHS kapsamında birlikte düzenlenen hakları somut olarak örneklendirmek gerekirse; yaşama hakkı, adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı, suç ve cezaların kanuniliği, eğitim ve öğretim hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma ve kölelik yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı, konut ve haberleşme hürriyeti, düşünce-din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı yapma ve dernek kurma hürriyeti, temel hak ve hürriyetlerin korunması, eşitlik ve etkili başvuru hakkı bu kapsamda sayılabilecek hak ve hürriyetlerdendir.
Bireysel Başvuru Süreci
Bireysel başvuruların Anayasa Mahkemesince tabi tutulduğu iki tür denetim mekanizması bulunmaktadır. Öncelikle kabul edilebilirlik denetimi adıyla tabir edilen şekil denetimi ve şekil denetiminden geçen/kabul edilen başvurunun içerik bakımından esasen incelenmesi aşamalarıdır. Kabul edilebilirlik denetimi kural olarak ikişer üyeden oluşan komisyonlarca gerçekleştirilmektedir. Esas denetimi ise bir başkanvekili başkanlığında dört üye ile oluşturulan bölümler tarafından icra edilmektedir.
Bireysel Başvuru İçin Öngörülen Şekil Şartları
Başvurular Anayasa Mahkemesi’nin matbu evrak olarak düzenlediği başvuru formu üzerinden yapılabilmektedir. Bunun haricinde başvuru formunun içerdiği tüm bilgiler bir dilekçe ile hazırlanarak Anayasa Mahkemesi komisyonlarına sunulabilir. Başvuru formu, sadece başvurunun esasına yönelik ve başvurunun karara bağlanmasında zorunlu olan özlü bilgileri içermeli ve açıklamalar kısmı toplamda ekleri hariç 10 sayfayı geçmemelidir. Sayfa sayısı belirtilenden fazla ise başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların en fazla 10 sayfalık bir özetini eklemesi gerekir. 10 sayfalık özetin eklenmemesi bir eksiklik olduğundan verilen süreye rağmen giderilmemesi hâlinde başvurunun reddi kararı verilebilecektir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 59. maddesinde başvuru formunda yer alması gereken evraklar şu şekilde sıralanmıştır;
-Başvurucunun adı, soyadı, vatandaşlık numarası, doğum tarihi ve yeri, uyruğu, cinsiyeti, mesleği ve adresi, varsa telefon numaraları ve elektronik posta adresi
-Başvurucu tüzel kişi ise unvanı, adresi ve tüzel kişiliği temsile yetkili kişinin kimlik bilgileri, varsa telefon numaraları ve elektronik posta adresi
-Kanuni temsilcisi ya da avukatı varsa, kanuni temsilcisinin ya da avukatının adı, mesleği ve adresi, varsa telefon numarası ve elektronik posta adresi
-Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
-Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar
-Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları
-Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar
-Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih
-Başvuru mazeret nedeniyle süresi içinde yapılamamışsa buna dair açıklamalar
-Başvurucunun talepleri
-Başvurucunun mahkeme önünde devam eden bir başka başvurusu varsa numarası
-Varsa kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebi ve bunun gerekçeleri
-Kısa mesaj (SMS) veya elektronik posta yoluyla bilgilendirme yapılmasını isteyip istemediği
-Başvurucunun varsa avukatının ya da kanuni temsilcisinin imzaları.
Başvuru Formunun Haricinde Gerekli Olan Evraklar
-Kanuni temsilci veya avukat vasıtasıyla takip edilen başvurularda başvurucuyu temsile yetkili olduğuna dair belge veya vekâletname
-Harcın ödendiğine dair makbuz
-Nüfus cüzdanı örneği, başvurucu yabancı ise geçerli kimlik belgesi
-Tüzel kişilerde tüzel kişiliği temsile yetki belgesi
-Nihai karar ya da işlem tebliğ edilmişse tebellüğ belgesi
-Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri
-Tazminat talebi varsa uğranılan zarar ve buna ilişkin belgeler
-Başvuru süresinde yapılamamışsa varsa mazereti ispatlayan belgeler.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmak için üç farklı seçenek mevcuttur. Doğrudan başvuru, mahkemeler vasıtasıyla başvuru ve yurtdışı temsilcilikler vasıtasıyla başvuru yapılabilir. Ayrıca bireysel başvurunun, iç hukuk yollarının tüketilmesinin akabinde alternatif bir başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine yapılması gerekmektedir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.
Karar Aşaması
Şekil denetiminden geçen başvuru esas denetiminde iken hâkim gerekli görürse duruşma yapılmasına karar verebilir. Ancak genel olarak esas incelemesi ve işleyiş yazılı olarak yürümektedir. Esasen inceleme sonucunda başvurucunun hakkının ihlal edildiğine dair bir karar verirse söz konusu ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve başvurucunun temel haklarına yönelik bir tehdit söz konusu ise tedbir kararı uygulayabilir. Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir ancak bu durum yeniden yargılamada hukuki bir menfaat bulunması durumunda yapılacaktır. Yeniden yargılamaya ilişkin hukuki menfaatin elde edilemeyeceği kanaati oluşursa mahkeme sadece tazminata hükmedebilir.
Av. Halil İbrahim ÇELİK Alper ÇABUK