Boşanmada düğün takıları son dönemde oldukça çok tartışılan ve merak edilen bir konudur. Evlilik bir kadınla erkeğin aile oluşturmak maksadıyla Medeni Kanunda öngörülen şartlarla hayatlarını birleştikleri kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu şartlardan bir tanesi ise şekil şartı olan evliliğin merasime tabi olmasıdır. Buna göre birbiriyle evlenecek kadın ve erkek, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar.
Boşanmada Düğün Takıları Kime Aittir
Türk toplumunda gelenek görenekleri ışığında evlenme merasimine ayrı bir önem atfedilmiştir. Kural olarak evlendirme dairesinde gerçekleştirilen bu merasim genellikle tarafların seçecekleri yerlerde şölen şeklinde gerçekleşmektedir. Bu şölenin olmazsa olmaz unsuru olarak takı merasimi karşımıza çıkar. Davetliler sıraya girerek gelin ve damada düğün takısı adı altında hediyelerini sunmaktadır. Çeşitli yörelerde sıraya girmeden gelin ve damadın davetlilerin masasına giderek kabul ettikleri şekilde gerçekleşebildiği gibi henüz düğünün girişinde bir kesede toplanması şeklinde de olabilmektedir. Taraflar için evliliğin ilk zamanlarında ciddi bir gelir sağlayan bu takılar boşanma esnasında ihtilaflara neden olmaktadır. Boşanmada düğün takıları ne şekilde paylaştırılır ve kimde kalır sorusu çekişmeli olan konulardan biridir.
Boşanmada Düğün Takıları Nasıl Paylaştırılır?
Düğünde altın olarak ziynet eşyası getirilmesi birçok yörede gelenekselleşmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E:2010/4414 K:2010/10604 ve 11.10.2010 tarihli kararında, evlenme sırasında kadına takılan ziynet eşyalarını bağış olarak kabul etmiş ve kadına ait olduğunu belirtmiştir. Boşanma sırasında kadının bunları geri verme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu ziynet eşyalarını erkek tarafının kadına takmış olması bu sonucu değiştirmez. Erkek tarafının taktığı takılar da bağış niteliğindedir. Erkeğe takılacak takılarınsa kimde kalacağı merasimin yapıldığı yerin örf ve âdetine göre belirlenir. Bazı yörelerde erkeğe takılan erkeğe kadına takılan kadına kalmaktaysa da bazı yörelerde erkeğe takılan ziynet eşyaları da kadında kalmaktadır. Düğünde takılan takıların niteliğine göre de bir paylaşım yapılabilmektedir. Bazı yöreler altınların yada paraların kalacağı kişileri ayrı ayrı belirlemiş durumdadır. Eğer birden fazla yerde düğün yapılmışsa, örneğin kadın ve erkeğin başka şehirlerde yaşamaları dolayısıyla iki ayrı takı merasimi yapıldıysa, takılanların kimde kalacağı her bir düğünün yapıldığı yerdeki örf âdete bakılarak kararlaştırılır.
Ziynet eşyalarının rahat taşınabilmesi ve saklanabilmesi sebebiyle kadında kalacağı kabul edilmiş ve eşyaları erkeğin kadından aldığının ispatı kadına yükletilmiştir. Düğünde takılan takıların evlilik sırasında koca tarafından harcanması durumunda, damadın karşılığını kadına ödemesi gerekmektedir. Ancak erkek taraf takıları aile birliği için harcadığını kanıtlayabilirse ziynet eşyalarının bedelini kadına ödeme yükümünden kurtulur. Aile birliği harcamaları çocuk masrafları, balayı harcamaları gibi giderlerdir. Erkek taraf harcamalarının aile birliği için olduğuna inandırıcı deliller getirirse, bu sefer erkek tarafın kişisel ihtiyaçları için bu harcamaları yaptığını ispat kadın tarafına düşer. Çünkü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf iddiasını ispatla mükelleftir.
Boşanmada düğün takıları kadına ait olduğunu belirtmiştik. Ancak bu düğün takılarının erkek tarafından alındığının ispatını kadın yapmalıdır. Zira düğün takılarının kadın kaldığı bir nevi karine olarak kabul edilmiştir.
Düğün merasimi sırasında hangi takının kime takıldığının ispatında alınan video kayıtları ve çekilen fotoğraflar etkili ispat araçlarıdır. Bununla birlikte tanık beyanları da takıların kime bağışlandığını ispatta kullanılabilecek delillerdir.
Düğün Takıları Hakkında Yargıtay Kararları;
Boşanmada düğün takıları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur. Mahkemenin davayı kabul gerekçesi olaya ve içtihatlara uygun değildir. Şu durumda, eşyaların geri alınması için bir neden olmadığına göre davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2002/10498K. 2003/770T. 27.1.2003)
Medeni Kanunun 1. maddesi gereği Hâkim Kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet gereğince karar verme yetkisine sahiptir. Taraflar zilyetlik karinesinin aksini her türlü delil ile ispatlayabileceklerine göre, burada örf ve âdetin tespiti önem taşımaktadır. Tarafların oturdukları bölgede, düğünde kim tarafından hediye edilmiş olursa olsun, takılan ziynet eşyasının geline ait olduğunu kabule elverişli istisnasız herkes tarafından uyulan, istikrar kazanmış örf ve adet varsa, kadını hukuki hamil kabul etmek gerekir. Bu yön gözetilmeden örf ve adet araştırılmadan, eksik tahkikatla düğün sırasında kocanın üzerine takılan eşyanın kocaya ait kabulü ile kadından istirdada karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1995/10121K. 1995/11061T. 26.10.1995)
Dosyadaki kanıtlara ve taraf tanıklarının beyanlarına göre, davacının evlendiği tarihte davacıya düğün hediyesi olarak takılan para ve bir miktar küçük altının, evlilik sırasında davalı tarafından bozdurulup gereksinimlerine harcandığı anlaşılmaktadır. Boşanmada düğün takıları kadın ait olduğundan davalı tarafından harcanan bu takıların kadına verilmesi gerekmektedir.
Davacıya düğünde takılan altın ile para bağış niteliğindedir ve davacının mülkiyetine geçmiştir. Medeni Kanun hükümlerine göre evin ihtiyacını karşılamak kocanın yükümlülüğü altındadır. Bunun içindir ki davalının altınları ailenin gereksinmeleri için harcanmış olması, bunları aynen veya bedelini ödeme yükümlüğünden kurtarmaz. Boşanmada düğün takıları kadına ait olduğundan davalı tarafından harcanmış para ve altın miktarı, dosyadaki tanık beyanları ve diğer deliller doğrultusunda belirlenerek davacıya verilmesi gerekirken istemin bu bölümünün tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. (T.C. Yargıtay 4.Hukuk DairesiE:2004/6794K:2005/157T:24.01.2005)
2 cevap
çok güzel açıklama yapmışsınız tebrik ederim
3 aylık evli insan olarak karım takıları alıp bir hiç uğruna evi terk etti. Hakim de yapılan onca masrafı göz ardı edip ona verirse ülkede kadın erkek eşitliğinden bahsedilemez. Kadın genelde mağdur da bizim gibi mağdur erkekler ne yapacak?