Doktorun tedavi sürecinde kendi sağlığını koruma ve mesleki risklerden korunma hakkı
Sağlık hukuku için ana öge hekimdir. Hekimin mesleğini uygularken sağlık risklerini en aza indirecek çalışma koşullarını talep etme hakkına sahip olmalıdır. Bulaşabilirlik potansiyeli yüksek olan hastalıklarda hekimin kendi sağlığını tehlikeye atmama hakkı da bu kapsama girmektedir. Hekimliği seçmek kendisine zarar verecek süreci önceden kabul etmiş olmak anlamına gelmemektedir. Böyle bir talep sadece hekim haklarına değil insan haklarına aykırılık teşkil etmektedir. Hekimlik mesleğine yönelen ve gönül veren genç insanlar bu kararı verdiklerinde hastalıklar, bulaşabilirlik ve riskler konusunda hemen hemen hiçbir şey bilmemektedirler. Hekimin bu zararları bildiği varsayılsa ile bu tip enfeksiyonlardan korunma hakkına sahiptir.
Doktorun hastasına iyileşme garantisi vermeme hakkı
Sağlık hukuku kapsamında gerçekleştirilen tıbbi uygulamalar özünde bir Borçlar Hukuku kapsamına girmektedir. Hekim, plastik cerrahi ve diş hekimliği uygulamaları gibi bazı istisnai durumlar haricinde hastalarına iyileşme (şifa) garantisi vermeme hakkına sahiptir. Hekimlik mesleği ve insan doğasının gereği olarak hukuken eser sözleşmesi kapsamına giren estetik cerrahi ve diş hekimliği uygulamaları bu kapsama girmemektedir.
Doktorun tanıklıktan kaçınma hakkı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda hangi meslek kuruluşlarının tanıklıktan çekinme hakkına sahip oldukları belirlenmiştir. Hekimler de bu meslek grupları arasındadır. Hekimler meslek sırrı nedeniyle hasta ilgili öğrendiği bilgileri nedeniyle tanıklık etmekten kaçınabilir. Sağlık hukuku alanının insan hayatında ve mahremiyetinde taşıdığı önem her türlü izahtan varestedir. Bu nedenle sadece hekimler değil eczacılar, ebeler ve ebe yardımcıları ile diğer bir kısım sağlık çalışanları da tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir. Hekimler bu sırları (bilgileri) izinsiz olarak açıkladığında meslek sırrını ifşa suçunu işlemiş olurlar. Türk Ceza Kanunu madde 134 ve 137 uyarınca 1 yıldan 3 yla kadar hapis cezası riski ile karşı karşıya kalabilirler. Belirttiğimiz üzere hekim ancak hastanın izni ile bu hakkını kullanabilir. Eğer hekim bu hakkı kullanacaksa duruşmadan önce dilekçesini verir, durumu mahkemeye bildirir. Ancak ceza davalarında duruşmaya gitmek ve bu hakkı kullanacağını belirtmek zorundadır.
Doktorun tedaviyi belirleme hakkı
Hekim, kanıta dayalı olmak üzere bir hastalığın tedavisinde uygulanabilecek standart yöntemlerden herhangi birini tercih etmekte serbesttir. Sağlık hukuku kapsamında hekime güven ilkesi olarak da adlandırılabilir bu durum. Ancak bu tedavi yöntemleri içerisinde en çok bilinen ve en çok güvenilen yöntemi seçmelidir. Hekim hastası için uygun bulmadığı bir tedaviyi uygulamaya zorlanamaz. Hekim aynı zamanda uygun gördüğü tedaviye uyulmasını hastasından talep edebilir.
Doktorun bilgi alma ve tavsiyede bulunma ve tedavisine uyumu isteme hakkı
Bu hak hekimin tedaviyi belirleme hakkı ile paralel bir uygulama alanına sahiptir. Hekimler hastalarından doğru bilgi alma ve tedavi için önerdikleri ilaç ve diğer tedavi uygulamalarına uyulmasını isteme hakkına sahiptir. Ayrıca hekim hastasından kendi tavsiyesine uyulmasını isteme hakkına da sahiptir.
Doktorun cezalandırma eylemlerinde bulunmama hakkı( ötenaziye iştirak etmeme vb.)
Bir hekim hiçbir şekilde hastayı cezalandırma eylemleri içerisinde bulunamaz ve bulunmaya zorlanamaz. Sağlık hukuku doğasında bulunan merhamet ve yardım duyguları nedeniyle bu tür insanlık dışı olgulara mecbur tutulamaz. Bu hak kapsamına genel anlamda işkence ve ötenazi örnek gösterilebilir. Bu hüküm hem Dünya Hekimler Bildirgesi’nde hem de Lisbon Kararları’nda açıkça belirtilmiştir. Aynı şekilde Tokyo Bildirgesi’de hiçbir hekimden ölüm cezalarına etkin bir şekilde katılmasının istenemeyeceğini açıklamaktadır.
Doktorun hastasının tedavisini yarıda bırakma hakkı
Hekimin sahip olduğu bu hak tıbbi deontoloji nizamnamesinde belirtilmiştir. Hekimler mesleki ve şahsi sebepler ile tedaviyi bitirmeden hastasını bırakabilir. Bu hak uygulamada hastayı reddetme hakkı ile paralel bir uygulamaya sahiptir. Ancak hekim bu hakkını kullanırken hastanın sağlığını da maksimum ölçüde korumalıdır. Hastanın başka bir hekim gözetimine geçmesine yardımcı olacak uygun bir vakit sağlanarak tedavi yarıda bırakılabilir. Tedavinin kesilmesi hastanın hayatını riske atacaksa yahut sıhhatine bir zarar verecekse bu halde yeni hekim temin edilmeden tedavi yarıda bırakılamaz. Bu hak normal şartlarda kamu hastanelerinde görev yapan hekimler için uygulanmamaktadır. Ancak hasta yakınlarında hekime gelmiş yahut gelme ihtimali olan bir saldırı yahut hasta yakınlarının hekime güvenmediklerini beyan etmesi halinde hekim üstlerinden onay almak koşulu ile tedaviyi yarıda bırakabilir.
Asistan hekimlerin hukuki sorumluluğu nelerdir?
Asistan hekimler devlet memurları kanunu ve yüksek öğretim kanunu kapsamında görev yapmaktadırlar. Asistan hekimler ancak eğitimleri veren uzmanlar gözetiminde ve uzmanlarla birlikte hastaya müdahale edebilirler. Bir asistan hekimin hastayı tek başına üstlenebilme yetki ve sorumluluğu yoktur. Asistan hekimlerinin tedavi uygulamaları nedeniyle ortaya çıkan zararlardan idare ve asistan hekimlerin eğitim aldığı uzmanlar sorumludur. Bu tür uygulamalarda ortaya çıkan sorunlarda ana sorumluluk idareye verilmiştir. İdarenin bu tür uygulamalarda kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.
Sağlık Mensuplarının suçu bildirmemeleri halinde sorumlulukları?
Sağlık mensupları ve özelinde hekimler görevlerini yaptıkları sırada bir suça şahit olabilirler. Bu uygulamadan sıklıkla karşılaşılan hususlar arasındadır. Ceza Kanunumuz’da hekimlerin suça şahit olma durumlarını dikkate almış ve suçu bildirmeyen hekimlere cezai sorumluluk ortaya koymuştur. Bu hükme göre görevlerini yaptıkları sırada bir suçun işlendiği yönünde belirti ile karşılaşan hekim derhal yetkili makamlara durumu bildirmelidir. Aksi durumda 1 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir. Burada sorumluluk hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer görevlilere düşmektedir.
Hekimin Güvenilme Hakkı
Hekimler görevlerini icra ederken gerek kendi meslektaşlarının gerekse hastalarının kendisine saygı duymasını ve uyguladıkları tedaviye güvenmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu hak mesleğin iyi şekilde yapılabilmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Hasta hekim tarafından uygulanan tedavi yöntemine güvenmeli ve hekim belirlediği tedavi yöntemleri ve ayrıntılarına uymalıdır.
İnsan Yaşamını Koruma Yükümü
Hekimlik mesleğinin ilk amacı insan yaşamanı korumaktadır. Hekimler Hipokrat yemini ile insan yaşamını korumayı kendilerine amaç edinmişlerdir. Hekim görevini ifa ederken öncelikle hastanın hayatını tehlikeye sokacak edimlerden kaçınacak ve hastanın yaşamını korumak için azami gayret gösterecektir.
Hekimlik Meslek Kurallarına Uygun Davranma Yükümü
Hekim görevini yaparken meslek kurallarına uyma gayreti içerisinde olmalıdır. Bu meslek kurallarını hekimlik meslek etiği kuralları olarak belirtebiliriz. Örneğin hekim mesleğini yaparken tarafsız olmalı, tedaviyi belirlerken bilimsel ve vicdani kanaatini de dikkate almalı, sır saklamalı ve acil durumlarda gerekli müdahaleyi yapmalıdır. Bu kurallara uymak mesleğin en önemli şartlarından biridir.
Hekimin Hasta Haklarına Özen Gösterme Yükümü
Hekim görevini yaparken hastasının da sahip olduğu haklar olduğunu bilerek hareket etmelidir. Öncelikle hastanın bir insan olduğu ve bir takım duygulara sahip olduğu göz ardı edilmemelidir. Nasıl ki önceki videolarda belirttiğimiz üzere hekimin bir takım hak ve yükümlülükleri var iken aynı şekilde hasta da bir takım haklara sahiptir. Bu hakların en önemlisi ve en başta geleni tedaviyi talep etme hakkıdır. Hastanın sahip olduğu bu hakka hekim de özen göstermelidir.
Hekimin Teşhis Koyma Yükümü
Hekim gerekli tıbbi müdahaleyi uygularken yapması gereken ilk husus teşhis koymaktır. Hekim öncelikle teşhis koyarak tedaviye başlamalıdır. Hekim teşhis koymak için bir takım tetkikler ve hasta öyküsü talep edebilir. Hasta teşhisin koyulması için hekime yardımcı olmakla yükümlüdür. Hekim teşhise yardımcı olacak türden soruları; hastanın tıbbi kayıtlarını, geçmişini, hissettiği hastalıkları vs. konusunda gerekli bilgileri hastadan talep edebilir. Hekim teşhis koyarken gerekirse elle de hastayı muayene etmelidir.
En Uygun Tedaviyi Seçme Yükümü
Hekim hastanın menfaatini azami ölçüde koruyacak tedaviyi uygulama yükümlülüğü altındadır. Gerekli teşhisi koyan hekim sırada yapması gereken hasta için uygun tedaviyi bulmaktadır. Bu tedavi de en önemli ölçüt hastanın riskler konusunda bilgilendirilmesi ve hastanın sağlığının korunması için en uygun olduğundan emin olunmasıdır. Hekim her ne kadar hastanın rızasını almakla yükümlü tutulsa da tasvip etmeyi tedaviyi uygulamaya zorlanamaz. Ayrıca eğer hekimin en uygun gördüğü tedaviyi hasta reddettiği takdirde hekim tarafından tedavi yarıda bırakılabilir.
Tıbbi Malpraktisten Kaçınma Yükümü
Genel anlamda malpraktis doktorun hastaya standart tedaviyi uygulayamaması, beceri eksikliği nedeniyle ortaya çıkan zarar olarak tanımlanabilir. Hekim tedavi başlangıcında koyduğa teşhise uygun standartta bir tedavi uygulamakla yükümlüdür. Hekimin bu tedavi standardını uygulayabilmesi için tıptaki güncel gelişmeleri takip etmesi gerekmektedir. İşte hekimin güncel gelişmeleri takip etmemesi ve beceri eksikliğinden doğan malpraktisten kaçınması en önemli sorumluluklarının başında gelmektedir. Hekimin malpraktisten kaçınmaması halinde önemli sorumlulukları ortaya çıkabilir.
Hekimin Sır Saklama Yükümlülüğü
Hasta ile hekim arasında varolan ilişki temelde bir vekalet ilişkisidir ve en önemli şartlarından biri de güven ilişkisidir. Hasta hekime güvenerek bütün sağlık problemleri anlatabilmelidir. Hekim bu yükümlülüğünden dolayı hastası tarafından kendisine anlatılan sırları saklamakla yükümlüdür. Bu durumun istisnası öncesinde anlattığımız suçu bildirme yükümlülüğüdür. Suç oluşturan hususlar dışında kalan bütün bilgiler hastanın gizli bilgileri kapsamında olup hastanın izni olmadan herhangi bir mercii ile paylaşılamaz ve hekim de paylaşmaya zorlanamaz. Hekimlerin bu minvalde tanıklıktan çekinme hakları dahi bulunmaktadır. Hekim sır saklama yükümlülüğü hasta hayatını kaybetse dahi devam etmektedir. Sır saklama yükümlülüğünü ihlal eden hekim hakkında bir ceza davası açılarak 1 yıldan 3 yıla kadar ceza alma ihtimali bulunmaktadır.