
Estetik operasyonlar kişinin vücudunda olan görünüm bozukluklarını yahut görünüm bozukluğu olmaması ile birlikte kişinin daha güzel görünmesini sağlamak amacıyla yapılan cerrahi müdahalelerdir. Estetik operasyonlar geçtiğimiz 30 yıl içerisinde sayısal anlamda oldukça artmış ve bu artışın yanısıra da tıp biliminin gelişmesi nedeniyle insan vücudunun hemen her uzvunda kişinin dilediği şekilde müdahaleler ve değişiklikler yapılması sağlanabilmektedir. Estetik operasyonlar ile hekim ve operasyon isteyen kişi arasında bir sözleşme kurulduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak bu sözleşmenin ne tür bir sözleşme olduğu konusunda doktrinde bir takım tartışmalar yaşanmaktadır. Ancak Yüksek Mahkemenin içtihatları ve TBK‘nın 470. maddesini dikkate aldığımızda hekim ile operasyon isteyen kişi arasında kurulan sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunu kabul edebiliriz.
YARGITAY 3.H. D. 2013/ 6034 E. 2013 / 10207 K. 17.06.2013 tarihli kararda;
“Taraflar arasında estetik ameliyat yapılmak suretiyle davacının karın yağlarının alınması ve göğüs küçültme işleminin yapılması hususunda anlaşma yapıldığı..karın bölgesindeki ameliyat izlerinin kaybolmadığı iddia edilmiştir. Davaya dayanak yapılan maddi olgu estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasıdır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun (eserin) ortaya çıkmasıdır.” Eser, yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. O halde, taraflar arasındaki ilişki BK’ nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen sözleşme ilişkisidir.” denmek suretiyle bu sözleşme ilişkisinin varlığı sabitleşmiştir.
Eser sözleşmesi kanunda yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesinin diğer sözleşmelerden önemli bir farkı da yüklenicinin garanti vermek yükümlülüğüdür. Estetik operasyonun bir eser sözleşmesi olduğunu kabul ettiğimizde müdahaleyi yapan hekimin hastasına garanti verme yükümlülüğü olduğunu da kabul etmek durumundayız. Bu doğrultuda operasyon isteyen tarafın talebinin yerine gelmemesi durumunda hekimin sorumluluğunun doğacağı konusunda bir tereddüt yaşanmamalıdır. Ayrıca eser sözleşmesinde yüklenici edimini basiretli bir şekilde -aksi kararlaştırılmadığı sürece- bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Bu minvalde hekim bir estetik operasyondaki yardımcı elemanlarının da hareketlerinden sorumlu olmaktadır.
YARGITAY 3.H.D 2016/ 13201 E. 2017 / 17849 K. 19.12.2017
“…Eserin; sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da işsahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da birkaçının bulunmaması halinde, ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden; sonuç gerçekleşirse, borcunu ifa etmiş sayılır. Buna göre yüklenici, iş sahibinin zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun tedaviyi belirleyip uygulamışsa, uygulanan tedavide nadirde olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair işsahibini aydınlatıp uyarmış ve bu hususta rızasını almışsa, eserini işsahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse, ücrete hak kazanır. Eğer, eserin işsahibinin istediği şekilde gerçekleştirilmesi mümkün değilse, yüklenicinin bu konuda öncelikle işsahibini uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bağlamda; yüklenicinin, uygulama öncesinde hasıl olabilecek sonuç ve komplikasyonlar hakkında işsahibini yazılı olarak bilgilendirmesi, eş söyleyişle risk aydınlatmasını yapması bir zorunluluktur. Uyarının yapıldığı, yüklenici tarafından ispatlanmalıdır…”
Yukarıda özetini verdiğimiz kararlarda görüldüğü üzere Yargıtay son dönemde güzelleştirme amaçlı estetik operasyonların bir eser sözleşmesi kapsamında olduğunu artık daha sık şekilde kabul etmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/1808 E., 2020/2925 K., 09.11.2020 tarihli bir kararında da göğüs toparlama ve karın estetiği ameliyatlarının güzelleştirme amaçlı olması nedeniyle bir eser sözleşmesi sayılması gerektiğini kabul ederek hekimin sorumluluğunu bu şekilde yorumlamıştır.